Fikri Mülkiyet Nedir?

FİKRİ MÜLKİYET NEDİR?

Fikri Mülkiyet Hakkı Ne Demektir?

İnsan, zekasının gelişmişliği ile bu dünyada diğer canlı türlerinden ayrılan ve teknoloji yaratabilen tek varlıktır. İnsanın meydana getirdiği ürünler sadece fiziki olarak yarattığı ürünlerden mütevellit olmayıp fikri emek ve çabası sonucu ortaya çıkan ve yaratıcı niteliğe sahip olan düşünce ürünlerini de içinde barındırmaktadır. Fiziki görünüme sahip olmayan bu ürünleri korumak için yasa koyucular yaratıcılarına, belli sürelerle başkalarının işbu ürünleri kullanmalarına engel olma hakları tanımışlardır. İşte fikri emek ve çaba sonucu yaratılmış bir ürün üzerindeki bu hakka fikri mülkiyet hakkı denilmektedir. Fikri mülkiyet hakları ayrıca diğer haklar gibi alınıp satılabilir, süreli ya da süresiz olarak kullanım hakkına (inhisari olmayan/basit ruhsat – lisans / inhisari/tam ruhsat – lisans), haciz, rehin, miras yolu ile intikale konu edilebilirler.

Fikri Mülkiyet Hakları Neden Önemlidir?

İnsanın insan ile mücadelesinden ideoloji, insanın doğa ile mücadelesinden ise teknoloji doğmuştur. Bu mücadelenin getirdiği etki ile de insanlık, doğumundan bu yana özellikle hızı son yıllara doğru oldukça büyük ivme kazanan teknolojik bir gelişim döngüsü içine girmiştir. Bu gelişim ister istemez insanlığın refah katsayısını ve yaşam kalitesini arttırmıştır. Bu refah ve kalitenin artışında en önemli etkenlerden birisi de yaratıcı düşünce ürünleri olmuştur. Düşünce ürünleri az önce de belirtildiği üzere içine doğdukları ortamı hem sosyo-kültürel hem de ekonomik olarak geliştirdikleri gibi yapıları gereği bu sosyo-kültürel ve ekonomik gelişimin içindeki insanlar arası ilişkileri de etkilemektedirler. Son yıllarda yüksek katma değerli ürün üreten ve bunları doğru fikri hak stratejileri ile koruyarak düşük maliyetli ve yüksek fiyatlı olarak satabilen şirketleri bünyelerinde barındıran ülkelerin, sosyo-kültürel ve ekonomik olarak içine girmiş oldukları gelişim bugün tartışılmaz bir noktaya gelmiş, bu gelişim çizgisine uyumlu şirketlerin gayrı maddi mal varlıklarının/fikri ürünlerinin sayısı somut ve elle tutulabilir fabrika, donanım, tesis gibi maddi mal varlıklarını geçmiştir. Bu sebeple de fikri mülkiyet hakları ve koruması ülkemiz ve her ülke açısından büyük bir önem arz etmektedir.
Fikri milkiyet hakları neden önemlidir konusu hakkındaki detaylı yazımızı okumak için tıklayın!

Fikri Mülkiyet Hakları Kapsamı İçerisinde Hangi Haklar Yer Almaktadır?

Fikri mülkiyet hakları hem 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda (kısaca “FSEK” diye) yer alan eserden doğan hakları ve eser ile bağlantılı hakları hem de 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’da (kısaca “SMK” diye) düzenlenen sınai mülkiyet haklarını kapsamaktadır.

a) FSEK’de bilim, sanat, film ve edebiyat alanına giren ve fiziki ortamda kaydedilmek suretiyle eser sahibine özgü ifade tarzı ile somutlaştırılmış düşünce ürünleri üzerindeki haklar ile bu ürünler ile bağlantılı ve komşu haklar (yapımcı, TV-Radyo, icracı sanatçı hakları) korunmaktadır. Bunlarla birlikte veri tabanları, derleme eserler ve bilgisayar programları da eser olarak kabul edilmekte ve Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında koruma görmektedirler.

b) SMK’da koruma gören haklar ise marka, tasarım, patent, faydalı model, coğrafi işaretler, bitki çeşitleri ve entegre devre topografyaları üzerindeki haklardır.

Salt Fikirler Hukuki Korumadan Yararlanabilir mi?

Salt fikirlerin yasal korumadan yararlanabilmesi mümkün değildir. Eser vasfına sahip düşünce ürünleri üzerindeki hakları düzenleyen ve koruyan kanunun ismi FSEK olduğu için işbu kanunun isminde “Fikir” kelimesi de yer aldığından fikirleri de koruduğu şekilde toplumda yanlış bir algı oluştuğu gözlemlenmektedir. Oysa bu kanun, bir fikri ürünün eser olarak korunabilmesi için öngördüğü sübjektif ve objektif şartları taşımak kaydıyla soyut düşüncelerin somutlaştırılarak belli bir fiziki ortama (kâğıt, dijital her türlü medium, kayıt cihazı/kamera, fotoğraf makinesi, tablo ve benzeri ortamlara) kaydedilmiş ifade tarzlarını korumaktadır. Örneğin birisi çekmek istediği bir filmin ana hatlarını kafasında tasarlayarak fikir olarak bir başkasına anlatsa, fikrin anlatıldığı kişi de bu fikri benimseyip senaryolaştırarak bir ekip ile filme çekse ve umuma iletse, film fikrini veren kişinin çekilen film üzerinde hiçbir hakkı olamayacaktır. Aynı durum sınai haklar bakımından da geçerlidir, örneğin yine birisi teknolojik bir sorun ile ilgili olarak teknolojinin bilinen durumunun ötesine geçebilecek/buluş basamağına sahip bir fikir üretse ve bu fikri bir başkası ile paylaşsa, paylaşılan fikri benimseyen kişi de bu fikir üzerine yatırım yapıp emek harcayarak patent belgesi alsa ilk fikir sahibinin bu patent üzerinde herhangi bir hakkı bulunmayacaktır. Bu sebeple eser ya da sınai hak yaratım gücüne sahip kişilerin fikirlerini gerek eser gerekse sınai hak korumasından yararlanır bir hale getirmeden önce kamuya ya da sosyal veya iş çevrelerine -gizlilik ve ticari sırlarına korunmasına yönelik sözleşmeler imzalamaksızın- ifşa etmemeleri veyahut bu paylaşımı çok güvendikleri sınırlı sayıdaki kişilere -yine gizlilik sözleşmesi imzalamak kaydıyla- yapmaları tavsiye edilmektedir.