ESER NEDİR?

ESER NEDİR?

Hak Sahiplerinin Eserleri Üzerindeki Fikri Hakları Koruyan
Ülkemizdeki Kanun Hangisidir?

Ülkemizde eserler 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (“FSEK”) hükümleri çerçevesinde korunmaktadır. Bununla birlikte ülkemizin de taraf olduğu “Edebiyat ve Sanat Eserlerinin Korunmasına İlişkin Bern Konvansiyonu”, “Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşması eki Ticaretle Bağlantılı Fikri Haklar Anlaşması” (“TRIPS”), “WIPO İcralar ve Fonogramlar Andlaşması”, “WIPO Telif Hakları Andlaşması” ve “İcracı Sanatçılar, Fonogram Yapımcıları ve Yayın Kuruluşlarının Korunmasına Dair Roma Sözleşmesi” vasıtasıyla da eserler koruma altındadır.

Eser Nedir?

FSEK’e göre eser; sahibinin hususiyetini taşıyan, ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat ürünleri anlamına gelir. Anılan Kanun’un sözünden de anlaşılacağı üzere her fikri ürün eser niteliğini haiz değildir, bunun için öncelikle;

a) Sahibinin özelliğini taşıması/sahibinden kaynaklanmış olması (“Subjektif Kriter”),

b) Fiziki bir ortama kaydedilmesi ve

c) Yasa’da sayılan eser türlerinden biri içerisine girmesi (“Objektif Kriter”) gerekmektedir.

Örneğin rastgele çekilen bir aile fotosunun, bir lokanta mönüsünün ya da doğadaki oluşumların kendi başlarına eser vasıfları bulunmamaktadır. Bazı eserler, özellikle bilim eserleri bakımından -örneğin matematik ya da fizik ile ilgili bilgilerin yer aldığı bir kitapta olduğu gibi- her zaman eser sahibinin hususiyetini tespit edebilmek kolay olmayabilir, bu durumda eser sahibinin o eseri oluşturmada göstermiş olduğu çaba ve emek ile eserin orijinalitesi dikkate alınır. Buna karşın ünlü ressam Picasso tarafından vücuda getirilmiş bir resim incelendiğinde bu resmin Kübizm ismi verilen resim sanat akımının kurucusu olan Picasso’nun özelliğini/parmak izini taşıdığını anlamanız ve bu resmi bir güzel sanat eseri olarak kabul etmeniz mümkün olabilecektir.

Eser Çeşitleri Nelerdir?

FSEK’e göre eser çeşitleri şu şekilde sıralanabilir;

1. İlim ve Edebiyat Eserleri

a) Herhangi bir şekilde dil ve yazı ile ifade olunan eserler ve

b) Her biçim altında ifade edilen bilgisayar programları ve bir sonraki aşamada program sonucu doğurması koşuluyla bunların hazırlık tasarımları,

c) Her nevi rakıslar,

d) Yazılı koreografi eserleri,

e) Pandomimalar ve buna benzer sözsüz sahne eserleri,

f) Estetik vasfı bulunmayan her nevi teknik ve ilmi mahiyette fotoğraf eserleriyle,

g) Her nevi haritalar,

h) Planlar,

i) Projeler,

j) Krokiler,

k) Resimler,

l) Coğrafya ve topografya’ya ait maket ve benzerleri,

m) Her çeşit mimarlık ve şehircilik tasarım ve projeleri,

n) Mimari maketler,

o) Endüstri, çevre ve sahne tasarım ve projeleri.

2. Müzik Eserleri

3. Güzel Sanat Eserleri

a) Yağlı ve sulu boya tablolar, her türlü resimler, desenler, pasteller, gravürler, güzel yazılar ve tezhipler, kazıma, oyma, kakma veya benzeri usullerle maden, taş ağaç veya diğer maddelerle çizilen veya tespit edilen eserler kaligrafi, serigrafi,

b) Heykeller, kabartmalar ve oymalar.

c) Mimarlık eserleri.
El işleri ve küçük sanat eserleri, minyatürler ve süsleme sanatı ürünleri ile tekstil, moda tasarımları.

d) Fotografik eserler ve slaytlar,

e) Grafik eserler,

f) Karikatür eserleri,

g) Her türlü tiplemeler

4. Sinema Eserleri

İşlenme Eser Nedir ve Çeşitleri Nelerdir?

Diğer bir eserden istifade suretiyle vücuda getirilip de bu eserlere nispetle müstakil olmayan eserlere denir. Bir işlenmenin yapılabilmesi için önce eser sahibinden izin alınması gerekmektedir. İşlenme eser çeşitlerine FSEK’de sayıldığı şekliyle aşağıda yer verilmiştir;

1. Tercümeler,

2. Roman, hikâye, şiir ve tiyatro piyesi gibi eserlerden birinin bu sayılan nevilerden bir başkasına çevrilmesi,

3. Musiki, güzel sanatlar, ilim ve edebiyat eserlerinin film haline sokulması veya filme alınmaya ve radyo ve televizyon ile yayıma müsait bir şekle sokulması;

4. Musiki aranjman ve tertipleri,

5. Güzel sanat eserlerinin bir şekilden diğer şekillere sokulması,

6. Bir eser sahibinin bütün veya aynı cinsten olan eserlerinin külliyat haline konulması,

7. Belli bir maksada göre ve hususi bir plan dahilinde seçme ve toplama eserler tertibi,

8. Henüz yayımlanmamış olan bir eserin ilmi araştırma ve çalışma neticesinde yayımlanmaya elverişli hala getirilmesi (ilmi bir araştırma ve çalışma mahsulü olmayan alelade transkripsiyonlarla faksimileler bundan müstesnadır.),

9. Başkasına ait bir eserin izah veya şerhi yahut kısaltılması,

10. Bir bilgisayar programının uyarlanması, düzenlenmesi veya herhangi bir değişim yapılması,

11. Veri tabanları. (Ancak, burada sağlanan koruma, veri tabanı içinde bulunan veri ve materyalin korunması için genişletilemez)

Bilgisayar Programı Nedir, Eser Olarak Kabul Edilmekte midir?

Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında bilgisayar programları da eser olarak (İlim ve edebiyat eseri kategorisinde) kabul edilmektedirler. FSEK’e göre bilgisayar programı; bir bilgisayar sisteminin özel bir işlem veya görev yapmasını sağlayacak bir şekilde düzene konulmuş bilgisayar emir dizgesini ve bu emir dizgesinin oluşum ve gelişimini sağlayacak hazırlık çalışmaları anlamına gelmektedir.

Eser Sahibi Kimdir?

a) Eser sahibi bir eseri fikri emek ve çabası ile yaratan kişidir. Bir işlenmenin (belli bir eser formunda iken başka bir forma dönüştürülen fikri ürün, söz gelimi, roman formundaki bir edebiyat eserinin bir tiyatro ya da film senaryosu şeklinde başka bir edebiyat eseri formuna dönüştürülmesi halinde senaryo bir işlenmedir.) ve derlemenin (söz gelimi bir veri tabanı) sahibi, asıl eser sahibinin hakları saklı kalmak koşuluyla, kaynaktaki (orijinal) eser sahibi değil onu işleyendir. Bunun için de işleyenin eseri üzerindeki mali haklarından yararlanabilmesi için öncelikle asıl eser sahibinin iznini almış olması gerekmektedir.

b) Eğer eser birden fazla kişi tarafından yaratılmış olup da ayrılmaz bir bütün teşkil etmekte ise eser sahibi bu eseri meydana getiren kişilerin birliğidir. Örneğin büyük bir duvar resmi bir bütünlük arz eder şekilde üç ressam tarafından tamamlandı ise bu eserin sahipliği onu meydana getiren ressamların birliğidir. Sinema eserlerinde; yönetmen, özgün müzik bestecisi, senaryo yazarı ve diyalog yazarı, eserin birlikte sahibidirler. Canlandırma tekniğiyle yapılmış sinema eserlerinde; animatör de eserin birlikte sahipleri arasındadır. Eser sahipleri birliğine Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olan adi şirket hakkındaki hükümler uygulanır.

c) Eğer eser vasfı itibarıyla kısımlara ayrılabilecek karakterde ise her kısmı vücuda getiren o kısmın sahibidir. Söz gelimi güzel sanat eseri niteliğindeki modüler bir mobilya tasarımını birlikte vücuda getiren birden fazla kişi bizzat meydana getirdikleri mobilya modülleri üzerinde ayrı ayrı eser sahipleridir.

Eser Sahibinin Eserinden Yararlanma Hakkının Süresi Nedir?

Bir eser üzerindeki manevi ve mali haklardan yararlanma süresi eser sahibinin ömrü ve ölümünden sonraki 70 yıldır. Bu süreler sonunda eser kamunun malı olur. Eser sahibinin ölümünden sonra 70 yıllık zaman diliminde bu hakları (manevi haklar bakımından FSEK 14, 15 ve 16. maddelerin üçüncü fıkralarında belirtilen durumlar da -eserin eser sahibinin şeref ve haysiyetine aykırılık teşkil edecek şekilde umuma arzı ya da değiştirilmesi, eser sahipliğinin tespiti- dahil olmak üzere) yasal mirasçıları kullanabilir. Manevi haklar bakımından yasa vasiyeti tenfiz memurunu da gerekli durumlarda kullanım konusunda yetkilendirmiştir. (FSEK Md.19)

Eser Sahibinin Hakları Nelerdir?

Eser sahibinin hakları manevi ve mali haklar olarak ikiye ayrılır. Manevi hakları kişiye sıkı suretle bağlı haklar olup devredilemezler. Eser sahibi manevi hakları kullanmaktan vazgeçemez, bu haklar sağlar arası işlemlere devir ve intikal de edemez. Manevi haklar, eser sahibinin ölümünden sonra terekeye dahil olamaz ve ölüme bağlı tasarrufun konusu da olamaz. Manevi hakların çeşitleri aşağıda belirtilmiştir;
a) Kamuya sunma yetkisi; Eser sahibinin eserini dilediği yer ve zamanda kamuya sunma hakkını belirleyen bir haktır.

b) Eserde isminin belirtilmesi yetkisi; Eser sahibinin eser üzerinde kendi isminin belirtilmesini talep etme hakkıdır.

c) Eserde değişiklik yapılmasını menetme yetkisi; Eser sahibinin kendi eseri üzerinde bir başkası tarafından değişiklik yapılmasını menetme hakkı vardır.

d) Zilyet ve malike karşı hakları; Bazı şart ve durumlarda eser sahibinin fiziksel mülkiyetini devretmiş olduğu eserine zilyet ya da malik olanlara karşı – bir eserin orijinaline sahip olan kimsenin o eser üzerinde eser sahibinin haklarına zarar verici eylemlerde bulunamamasını ya da eserin orijinalini bir sergide kullanmayı ya da belli bir süreliğine yararlanmayı talep etmek gibi- sahip olduğu haklardır.

Mali hakların çeşitleri de aşağıda yer almaktadır;

a) İşleme hakkı; Bir eserden işlenme eser yaratılabilmesi için eser sahibinin izni şarttır. Örneğin eser sahibinin izni olmadan bir eserin tercümesi ya da bir müzik eseri sahibinin izni olmadan o eserin yeniden aranjesi yapılamaz.

b) Çoğaltma hakkı; Bir eserin aslından ya da kopyalarından çoğaltılması ancak eser sahibinin izni ile mümkündür. Eserlerin aslından ikinci bir kopyasının çıkarılması ya da eserin işaret, ses ve görüntü nakil ve tekrarına yarayan, bilinen ya da ileride geliştirilecek olan her türlü araca kaydedilmesi, her türlü ses ve müzik kayıtları ile mimarlık eserlerine ait plan, proje krokilerin uygulanması da çoğaltma sayılır. Çoğaltma hakkı kişisel kullanımla ilgili istisnalar haricinde bilgisayar programının yüklenmesi, görüntülenmesi, çalıştırılması, iletilmesi ve depolanması fiillerini de kapsar.

c) Yayma hakkı; Bir eserin aslını veya çoğaltılmış nüshalarını, kiralama, ödünç verme, satışa çıkarma veya diğer yollarla dağıtma hakkı anlamına gelmektedir ki bu eylemleri ifa için de eser sahibinin izni gereklidir.

d) Temsil hakkı; Bir eserden, doğrudan doğruya yahut işaret, ses veya resim nakline yarayan aletlerle umumi mahallerde okuma, çalma, oynama ve gösterme gibi temsil suretiyle faydalanma hakkı anlamına gelmekte olup bu eylemler yine eser sahibinin iznine tabidir.

e) İşaret, ses ve görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı; Bir eserin aslını veya çoğaltılmış nüshalarını, radyo-televizyon, uydu ve kablo gibi telli veya telsiz yayın yapan kuruluşlar vasıtasıyla veya dijital iletim de dahil olmak üzere işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla yayınlanması ve yayınlanan eserlerin bu kuruluşların yayınlarından alınarak başka yayın kuruluşları tarafından yeniden yayınlanması suretiyle umuma iletilmesi hakkı anlamına gelmekte olup bu konudaki asli yetki yine eser sahibine aittir. 

Eser sahibi, eserinin aslı ya da çoğaltılmış nüshalarının telli veya telsiz araçlarla satışı veya diğer biçimlerde umuma dağıtılmasına veya sunulmasına ve gerçek kişilerin seçtikleri yer ve zamanda eserine erişimini sağlamak suretiyle umuma iletimine izin vermek veya yasaklamak hakkına da sahiptir.

Eser Sahibi Sahip Olduğu Haklardan Hangi Şekillerde Nasıl Yararlanabilir?

Eser sahibi, manevi haklarını bir başkasına yasal düzenleme gereği devredemez fakat bu hakların kullanım yetkisini verebilir. Bununla birlikte mali haklar, vasiyet, lisans veya sözleşme yoluyla devredilebilir, her türlü hukuki işleme konu edilebilir, eser sahibinin ölümünden sonra miras hukuku uyarınca mirasçılarına geçebilir, terekeye dâhil olabilir ve ölüme bağlı tasarruflara (vasiyetname gibi) konu olabilir. Eser sahibi mali haklarının kullanım yetkisini karşılıklı ya da karşılıksız olarak yer, süre, zaman ile sınırlı veyahut sınırsız, tam veyahut basit ruhsat (lisans) şeklinde verebileceği gibi aynı şekilde devir de edebilir. Genellikle eser sahipleri ile yapılan sözleşmelerde mali haklar yanında manevi hakların kullanım yetkileri de birlikte düzenlenir.

Eser Sahipliğine Dair Sözleşmelerin Hazırlanmasında Özellikle Hangi Hususlara Dikkat Edilmelidir?

a) Sözleşme yazılı olarak yapılmalıdır. (FSEK’in 52. maddesinde öngörülen yazılı şekil şartı bir geçerlilik şartıdır.)

b) Sözleşmenin hangi eser/ler ile ilgili olduğu net bir şekilde belirtilmelidir.

c) Eser üzerindeki hakların devir mi edildiği yoksa kullanım izninin tam ruhsat ya da basit ruhsat şeklinde mi verildiği net bir biçimde belirtilmelidir.

d) Eser ile ilgili kullanım izni verilen ya da devredilen haklar tek tek (devredilen ya da lisanslanan haklar şayet işleme, temsil, çoğaltma ise sadece bunları tek tek yazmak şeklinde) belirtilmelidir. (FSEK Md. 52)

e) Anlaşmanın yer, süre, sayı sınırları varsa tek tek belirtilmelidir.

f) Eser sahibinin eser üzerinde tek ve gerçek hak sahibi olduğu, eser üzerinde haciz vb. bir sınırlamanın bulunmadığı, eser sahibinin hakları devirde ya da lisanslamada herhangi bir sınırlamasının bulunmadığı, esere ilişkin üçüncü kişilerin haklarının ihlaline yönelik taleplerin oluşması halinde bundan sorumlu olacağı -sorumluluk kapsamı detaylandırılmak üzere- hususu belirtilmelidir.

g) Eser ile ilgili olarak üçüncü bir kişinin asıl hak sahibi olduğu iddiasıyla devir veyahut lisans alana karşı dava açması halinde eser sahibi ile devralanın/lisans alanın ne şekilde davranacakları belirtilmelidir.

h) Devre ya da lisansa konu eserden doğan mali hal bedelini ödeme yöntemi, yeri ve zamanı net bir biçimde belirtilmelidir.

i) Devir hali dışında söz gelimi eserden doğan hakların lisanslanması halinde taraflar arasındaki anlaşma herhangi bir nedenle son bulduğunda eser üzerindeki hakların eser sahibine geri döneceği belirtilmelidir.

Eser Üzerindeki Haklar Ne Zaman Doğar?

Eser üzerindeki haklar eser yaratıldığı anda (ipso iure) o eseri yaratan kişiye ait olur. Eser sahipliği bir eser üzerindeki mutlak nitelikteki yani herkese karşı ileri sürülebilir mali ve manevi hakların hepsini kapsamaktadır.

Eser Sahibi Hak Sahibi Olduğunu Nasıl İspatlayabilir?

Kural olarak eser sahibinin eseri üzerinde hak sahibi olduğunu tanık dahil her türlü delille ispatlaması mümkündür. Eser kamuya arz edilmek sureti ile alenileştikten sonra eser sahipliğini ispat alenileşme öncesine göre daha kolaydır. Bu konuda yasada bazı karineler kabul edilmiştir; örneğin eser nüshaları çoğaltılarak yayınlandıktan sonra eser nüshalarında o eserin sahibi olarak ismi ya da kullanageldiği müstear adı geçen kimse aksi sabit oluncaya kadar eser sahibi sayılır. Aynı durum bir güzel sanat eserinin aslında ismi geçen kimse için de geçerlidir. (FSEK md.11) Örneğin yayınlanan bir kitap üzerinde yazarının ismi belirtilmiş ise aksi sabit oluncaya kadar o kitabın yazarı o kişi kabul edilir.

Henüz Alenileşmemiş Bir Eserin Sahibi Eser Üzerindeki Hak Sahipliğini Nasıl İspatlayabilir?

Eser sahibi eseri üzerindeki mali ve manevi hakların yaratımdan itibaren hak sahipliğini kazandığı için eser alenileşmeden önce eserinin sahibi olduğunu ispatlamak daha güçtür. Bu sebeple eser sahiplerinin eserleri üzerindeki hak sahipliğini koruyabilmeleri ve eser sahipliklerini ispat edebilmeleri için bazı enstrümanlar geliştirilmiştir;

a) Kültür Bakanlığı bünyesinde ihtiyari ve zorunlu olmak üzere iki adet kayıt ve tescil mekanizması mevcut olup eser sahipleri -özellikle ihtiyari kayıt ve tescil mekanizması kapsamında- dilerlerse eserlerini maktu bir bedel karşılığında bu kurum nezdinde kayıt ve tescil ettirebilirler.

b) Eserinin fiziki ve/veya soft nüshasını Noter’de tasdik ettirebilirler (bu pahalı bir yöntem olduğundan tercih edilmemektedir.) veya eserinden bir nüsha çoğalttıktan sonra zarfa koyarak kendi ya da güvendikleri üçüncü kişinin ev ya da iş adresine -zarf sonradan açılmamış olmak kaydıyla- PTT kanalıyla postalayabilirler veya kendilerine ya da güvendikleri üçüncü kişiye e-mail yoluyla iletebilirler veya

c) Son yıllarda gelişen blockchain teknolojisi gibi dijital/elektronik işlem teknolojisinden istifade etmek suretiyle eser sahipleri, eserleri alenileşmeden önce eserlerinin soft kopyalarını ya da İnternet üzerinde tespit edilebilen ses ve görüntü kayıtlarını Tasdix, Copyrobo gibi online platformlarda dijital zaman damgası ile damgalatmak suretiyle belli bir tarih ve saat itibariyle kaydedilen bu eserlerinin görüntülendikleri ya da yüklendikleri şekilde kendilerine ait olduğunu kanıtlamaya elverişli bir şekilde koruma altına alabilirler. Dijital zaman damgası ile kaydedilen eserler mahkemelerde delil olarak kabul edilmekte ve dava dosyalarına celp edilmektedirler.

Eserleri alenileşmeden önce eser sahipleri, ilgili üçüncü kişilerle eserleri ile ilgili olarak yapacakları görüşmelerden veyahut akdedecekleri kullanım izni ya da devir sözleşmelerinden önce eserlerinin hak sahipliğini ispat amacıyla mutlaka yukarıda sayılan yollardan birine başvurmuş olmalıdırlar. Eğer bu yollara başvurulmadıysa eser alenileşmeden önce üçüncü kişilerle yapılacak görüşmeler öncesinde taraflar arasında bir gizlilik protokolü imzalanmalıdır. Uygulamada bahse konu yollara başvurulmaksızın, -hak sahipliğinin ispat vasıtası önceden yaratılamadığı ve taraflar arasında herhangi bir sözleşme de imzalanmadığı için- üçüncü kişilerle yapılan görüşmelerden sonra birçok eserin kaybedildiği gözlemlenmektedir.

Eser Korumasında Tescil Şartı Var mıdır?

Eser üzerindeki hak sahipliği eser yaratıldığı anda kazanıldığı için marka, patent, tasarım gibi sınai hakların tersine eser üzerinde hak sahipliğinin temini tescil şartına tabi değildir. Kültür Bakanlığı nezdinde yaptırılabilecek kayıt ve tescil işlemi -belli tür eserler dışında- ihtiyari olup eser sahibinin eser sahipliğinin ispatında kolaylık sağlaması bakımından yasada düzenlenmiş bir enstrümandır. (FSEK Md. 13/2) Aynı şekilde eserin alenileşmesinden önce yaptırılacak olan dijital zaman damgası ile kaydı da ihtiyari olup eser sahibinin hak sahibi olduğunu ispatında kolaylık sağlaması bakımından eser sahiplerine önerilmektedir.

Bir Eserin Fiziki Mülkiyetini Elinde Bulunduran O Eserin Sahibi Sayılır mı?

Bir eserin orijinaline ya da fiziki mülkiyetine sahip olmak demek o eser üzerindeki haklara da sahip olunduğu anlamına gelmez. Örneğin müzik eserlerinin içinde olduğu bir CD’ye sahip olmak o CD’nin fiziki mülkiyetine sahip olmak anlamına gelmekte olup CD içerisindeki eserler üzerinde hak sahipliği yaratmaz. Bu nedenle de söz gelimi CD’nin fiziki mülkiyetine sahip olan kişi CD’deki eserleri eser sahibinin izni olmaksızın yeniden çoğaltamaz.

Bir Çalışan Tarafından Meydana Getirilen Eser Üzerinde Kim Hak Sahibidir?

Aralarındaki özel sözleşmeden veya işin mahiyetinden aksi anlaşılmadıkça; memur, hizmetli ve işçilerin işlerini görürken meydana getirdikleri eserler üzerindeki haklar bunları çalıştıran veya tayin edenlerce kullanılır. Tüzel kişilerin uzuvları hakkında da bu kural uygulanır. Diğer bir deyişle bir işletmede ya da kurumda çalışan kişi, işi sırasında ve işi ile ilintili olarak meydana getirdiği eser üzerinde FSEK’te öngörülen çoğaltma, yayma, işleme, temsil ve umuma iletim şeklindeki mali haklara sahip olamayacaktır. Bu haklar başkaca bir şarta ya da sözleşmeye gerek olmaksızın onu çalıştıran ve somut işi kendisinden belli bir plan ve program dahilinde isteyen işverene ait olacaktır. Buna karşın FSEK’ten doğan ve kişiye sıkı sıkıya bağlı kamuya art etme yetkisi, ismin belirtilmesi hakkı, eserde değişiklik yapılmasını yasaklama şeklindeki manevi haklar çalışanın uhdesinde kalacaktır.

Bir Free-Lancer (“Serbest Çalışan”) Tarafından Meydana Getirilen Eser Üzerinde Kim Hak Sahibidir?

Free-Lancer herhangi bir işletmeye ya da kuruma bağlı olmaksızın üçüncü kişilere bir ücret karşılığında dışarıdan destek veren ve belli bir konuda uzmanlığı olan kişilere denilmektedir. Bu kişilerden belli bir konuda ve plan dahilinde hizmet alan gerçek ya da tüzel kişiler, bu iş birliğinin sonucunda ortaya çıkabilecek eser niteliğindeki fikri ürünler (yazılım, tasarım vb.) üzerinde doğrudan ve otomatik olarak mali hak sahibi olamamaktadırlar. Bu nedenle, iş görme ilişkisi içerisinde işveren olarak tanımlayabileceğimiz bu kişiler işin başında free-lancer ile muhakkak bir İş Görme Sözleşmesi imzalamalı ve işbu sözleşme sonucunda doğabilecek fikri ürünler üzerindeki mali hakları devralırken, manevi hakları kullanma yetkisini almalıdırlar. Aksi halde işin sonunda vücuda getirilebilecek eser niteliğindeki fikri ürünler üzerinde taraflar arasında hak sahipliği konusunda uyuşmazlık doğduğunda işveren hakkını ispat etmekte zorluk çekecektir. Uygulamada söz konusu duruma yeni kurulan bazı girişimlerde/Start Up’larda da rastlanılmaktadır. Özellikle yazılım tabanlı girişimlerde yazılımın sahibi girişim dışındaki serbest çalışan bir kişi ise yazılım üzerindeki fikri hakların girişime devredilmesi hususu atlanabilmektedir ki bu konu o girişimin geleceği bakımından can alıcı bir özellik taşımaktadır.

Bir Eser Üzerindeki Manevi ve/veya Mali Hakları Tecavüze Uğrayan Kimse Hangi Yasal Yollara Başvurabilir?

a) Eser sahibinin veya bağlantılı hak sahibinin kanun tarafından tanınan hakları, mutlak hak niteliğinde olup, herkese karşı ileri sürülebilir. Bu haklar, hak sahiplerinin izni olmadan ve hukuka uygunluk sebeplerinin bulunmadığı hallerde, üçüncü kişiler tarafından ihlal edilirse, bu kişilere karşı hukuk ve ceza davaları açılabilir.

b) Manevi ve/veya mali hakları tecavüze uğrayan kimse tecavüz edene karşı tecavüzün tespitini, önlenmesini ve durdurulmasını İstanbul, Ankara ve İzmir’de yetkili ve görevli Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemelerinde, bu iller dışında ise birden fazla Asliye Hukuk Mahkemesi varsa “3” no’lu Asliye Hukuk Mahkemesinde, ilde tek Asliye Hukuk Mahkemesi varsa bu mahkemede dava edebilir. (FSEK Md. 66-70) Bunun için başlamış ve devam eden bir haksız eylemin bulunması gerekmektedir. Bu davaların açılabilmesi için tecavüz edenin kusurunun varlığı ya da ispatı gerekli değildir. Tecavüz fiili işletmenin çalışanı veya temsilcisi tarafından işlenmişse, işletme sahibine karşı da dava açılması mümkündür.

c) Manevi ve/veya mali haklarına karşı tecavüz tehlikesine maruz kalan kimse muhtemel tecavüzün önlenmesini de dava edebilir. Aynı durum daha önce gerçekleşmiş bir tecavüzün devamının veya tekrarının muhtemel görüldüğü haller için de geçerlidir. (FSEK Md. 69)

d) Eğer devam eden bir tecavüz var ise ve fakat hakları tecavüze uğrayanın elinde bu durumu ispat edecek yeterli delil bulunmuyorsa;

i. Hem bu tecavüzün varlığını ispat hem de zararın daha büyük boyutlara ulaşmasını engellemek amacıyla dava ikamesinden önce ihtiyati tedbir (tecavüze ya da suça konu korsan ürünlere bulundukları yerlerde el konularak toplatılması) talepli olarak hukuk mahkemesinden delillerin karartılmasını önlemek ve hukuka aykırı kullanımın bir an önce resmen tespit edilebilmesi için delil tespiti talebinde bulunulması tercih edilmelidir.

ii. Delil tespit başvurusunda bulunulduğunda tecavüz eğer bir fiziksel mekânda gerçekleşmekte ise karşı tarafa haber verilmeksizin mahkeme ve ihlale konu korsan ürünün gösterilen adreste bulunup bulunmadığının ve eseri ihlal edebilecek olan niteliklerinin belirlenmesi amacıyla mahkeme tarafından oluşturulan bilirkişi heyetiyle korsan ürünün satıldığı, teşhir edildiği veya ticari amaçla elde bulundurulduğu (depo gibi) yere gidilerek bir veya birkaç numune ürün alınır, eğer tecavüz sadece İnternet üzerinden gerçekleştirilmekte ise bu durumda delil tespiti mahkemenin atayacağı bir teknik bilirkişi vasıtasıyla eser sahibi tarafından delil tespit dilekçesinde belirtilen web-sitelerine erişilmek suretiyle İnternet üzerinde yapılır.

iii. Tecavüz fiilinin varlığını tespit eden deliller temin edildikten sonra mahkemeden tecavüz fiilinin sonradan giderilmesi güç bir zarara yol açmaması ve tecavüz teşkil eden eylemlerin açılacak tecavüz davası süresince önlenmesi için korsan ürün/lere el konularak toplatılması amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilir.

iv. Mahkeme bu talebi haklı bulursa teminatsız veyahut karşı tarafın uğrayacağı zarar babında teminat (başvuru sahibinin ihtiyati tedbirin infazından sonra haksız çıkması halinde bu infaz nedeniyle karşı yanın uğrayabileceği muhtemel zararın giderilmesi amacıyla mahkeme tarafından teminat tutarı belirlenir.) karşılığı ihtiyati tedbir kararı verebilir. (FSEK Md. 75)

v. İhlal sadece İnternet üzerinden gerçekleştirilmekte ise tedbirin infazı ihlale konu içeriğin kaldırılması ya da erişimin önlenmesi suretiyle eser sahibi tarafından gösterilen ihlalin meydana geldiği web-siteleri üzerinden yapılır. Bu konuda Erişim Sağlayıcıları Birliği’ne müzekkere yazılır.

e) Tecavüzün gerçekleştiğine dair yeterli delil zaten eser sahibinin elinde var ise delil tespit başvurusunda bulunmaktan ziyade direkt olarak ihtiyati tedbir istemli bir hukuk davası açılması yoluna da gidilebilir. Böyle bir durumda mahkemenin tebligatsız ve duruşmasız olarak ihtiyati tedbir kararı vermesi halinde bu kararın infazından önce davalıya tebligat yapılmaması talep olunmalıdır.

f) İhtiyati tedbir talebinde dava ikamesinden önce bulunulmuş ve ihtiyati tedbire mahkemece hükmedilmiş ise bu kararın infazına (Mahkeme veyahut İcra Dairesi nezdinde) tedbir talebinde bulunana işbu kararın tebliğ edildiği ya da önünde okunduğu tarihten itibaren bir hafta içinde başlamak gerekmekte olup, işbu kararın uygulanmasının (örneğin icra takibine konulmasının) talep edildiği tarihten itibaren iki hafta içinde esas hakkındaki davanın açılması ve davanın açıldığına ilişkin evrakın, kararı uygulayan memura ibrazla dosyaya koydurulması ve karşılığında bir belge alınması zorunludur. Aksi hâlde ihtiyati tedbir kararı başkaca bir işleme gerek kalmaksızın kendiliğinden kalkar. (HMK Md. 389-399)

g) Tecavüz eylemi FSEK’e göre aynı zamanda bir suç da sayıldığından, faillerin bu suçtan ceza alması için savcılığa şikâyet dilekçesi ile başvurulabilir. Böyle bir durumda;

i. Şikâyet dilekçesinde savcılık makamının ceza koruma tedbirlerinden el koyma koruma tedbirine de karar verilmesi talep olunmalıdır. (FSEK Md.71)

ii. Şikâyet üzerine Cumhuriyet Savcısı suç konusu eşya ile ilgili olarak 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre elkoyma koruma tedbirinin alınmasına ilişkin gerekli işlemleri yapar.

iii. Cumhuriyet savcısı ayrıca, gerek görmesi hâlinde, hukuka aykırı olarak çoğaltıldığı iddia edilen eserlerin çoğaltılmasıyla sınırlı olarak faaliyetin durdurulmasına karar verebilir.

iv. Ancak, bu karar yirmidört saat içinde hâkimin onayına sunulur. Hâkim tarafından yirmidört saat içinde onaylanmayan karar hükümsüz kalır. (FSEK Md.75)

v. İhlal sadece İnternet üzerinde gerçekleştirilmekte ise koruma tedbirlerinin infazı ihlale konu içeriğin kaldırılması ya da erişimin önlenmesi suretiyle İnternet üzerinde yapılır. Bu konuda Erişim Sağlayıcıları Birliği’ne müzekkere yazılır.

vi. vi. Savcı soruşturma sürecinin sonunda şikâyet konusu eylemin suç oluşturduğu kanaatine varırsa İstanbul, Ankara ve İzmir’de yetkili ve görevli Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemelerinde, bu iller dışında ise birden fazla Asliye Ceza Mahkemesi varsa 3 no’lu Asliye Ceza Mahkemesinde, ilde tek Asliye Ceza Mahkemesi varsa bu mahkemede tecavüz fiilini gerçekleştirenlere karşı ceza davası ikame eder.

h) Hakları tecavüze uğrayan kimse mali ve/veya manevi haklarına tecavüz edenlerden sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir. (FSEK Md. 68) Hakları tecavüze uğrayan kimse şartları oluşmuşsa tecavüz edenlerden haksız fiilleri dolayısıyla maddi ve manevi tazminat yanında temin edilen karın kendisine verilmesini de isteyebilir. (FSEK Md. 70) Bu durumda 68 inci madde uyarınca talep edilen bedel indirilir.

i) FSEK’e dayalı olarak açılacak konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerinin bir tarafın ticari işletmesinden kaynaklanması halinde dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması gereklidir, aksi takdirde ikame olunacak tazminat davası dava şartı yokluğu nedeniyle reddolunacaktır.

j) Taraflar davanın her aşamasında anlaşabilirler, eser sahibi ceza soruşturması devam ederken ya da yargılaması süreci sona erene kadar şikayetinden vazgeçebilir.

Korsan / Taklit Ürün Ne Demektir?

Sahibinden izin alınmaksızın, orijinal bir fikir veya sanat eserinden, doğrudan veya dolaylı bir şekilde veyahut verilen bir iznin aşılması suretiyle çoğaltma yapılarak elde edilen ürünler korsan ürünler olup bu ürünlerin satımı hem mali haklara tecavüz hem de suçtur. Örneğin eser sahibinden izin alınmaksızın üretilen çizgi film karakteri Mickey Mouse baskılı tişörtler ve diğer ürünler korsan/taklit ürün kavramı içerisinde yer alırlar. Bu ürünlere karşı hak sahipleri gümrüklerde durdurtma dahil tecavüz ile ilgili hükümlerin düzenlendiği bölümde belirtilen tüm yasal yollara başvurabilirler.

Korsan Ürünlerin Gümrükte Durdurulması Mümkün Müdür?

FSEK kapsamında değerlendirilen fikir ve sanat ürünlerinin gümrüklerde korunması için gerekli tedbirlere ilişkin hüküm 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 57. maddesine atıfla yine aynı Yasa’nın 77. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre eser üzerindeki haklara tecavüz oluşturan taklit ürünlerin ithalatı veya ihracatı sırasında, 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 57. maddesi ile Gümrük Yönetmeliği hükümleri uygulanır. Buna göre Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamına giren haklarla ilgili olarak, hak sahibinin yetkilerine tecavüz eder mahiyetteki eşyanın gümrük işlemleri hak sahibinin veya temsilcisinin talebi üzerine veya söz konusu eşyanın sahte markalı ya da telif hakkına tabi taklit mal tarifine uyduğuna ilişkin açık deliller olması halinde re’sen gümrük idareleri tarafından durdurulur. Durdurma kararı ithalatçıya veya hak sahibine veya temsilcisine bildirilir ve akabinde Gümrük mevzuatı hükümlerince öngörülen koşulların yerine getirilmesi halinde el koyma, imha ve sair işlemler esere tecavüzün önlenmesi istemiyle açılacak hukuku davası hakiminin de ihtiyati tedbir kararı gereğince yerine getirilir.

Online (“Çevrimiçi”) Ortamda Eser ile İlgili Hak İhlallerinin Giderilmesi İçin Neler Yapılabilir?

Türk hukukunda çevrimiçi ortamda eser ile ilgili hak ihlalleri bakımından FSEK Ek Madde-4 ile kanuna eklenen “Uyar-Kaldır Yöntemi” uygulanmaktadır. Hükme göre eser sahibinin öncelikle internet sitelerinde kullanılmak üzere ilgili veriyi üreten ve sunan içerik sağlayıcısına başvurması ve ihlâle konu içeriğin üç gün içinde kaldırılmasını talep etmesi gerekmektedir. İçerik sağlayıcı hak sahibinin taleplerine üç günlük süre içerisinde uymaz ve ihlale konu fiillerine devam ederse, eser sahibi bu kez Cumhuriyet Savcılığı’na başvuru yapabilir ve üç gün içinde İnternete erişimi sağlayan hizmet sağlayıcısından ihlâle devam eden içerik sağlayıcısına verilen hizmetin durdurulmasını talep edebilir. İhlale konu fiiller durdurulduktan sonra, içerik sağlayıcısına yeniden erişim sağlanır. Bu noktada önemle ifade etmek gerekir ki “Uyar-Kaldır Yöntemi”ne başvurulmuş olması eser sahibinin maddi ve manevi tazminat haklarını kullanmasına engel teşkil etmemektedir.

Bir Eser ile İlgili Hak İhlali Halinde İçerik, Erişim ve Yer Sağlayıcılarının Hukuki Sorumlulukları Nelerdir?

5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun uyarınca İnternet aktörlerine de belli sorumluluklar yüklenmiştir. İlgili Yasa’nın 4. maddesi uyarınca; İçerik sağlayıcı, internet ortamında kullanıma sunduğu her türlü içerikten sorumludur. Bu, bir programın, eser sahibinin izni olmadan, İnternet ortamından indirilmesine olanak sağlanması halinde, hak ihlalinden içerik sağlayıcı sorumlu tutulabileceği anlamına gelmektedir. Erişim sağlayıcıları, aynı Yasa’nın 6/2. maddesi uyarınca, kendisi aracılığıyla erişilen bilgilerin içeriklerinin hukuka aykırı olup olmadıklarını ve sorumluluk gerektirip gerektirmediklerini kontrol etmekle yükümlü tutulmadıkları halde, Md.6/1-a uyarınca herhangi bir kullanıcının yayınladığı hukuka aykırı içerikten haberdar edildikleri takdirde, erişimi engellemedikleri durumlarda sorumlu tutulacaklardır. Aynı yükümlülük yer sağlayıcıları için de geçerli olup, Md.5 uyarınca hukuka aykırı içeriğin yayından çıkarılmaması halinde kendilerine karşı dava ikame olunabilmesi mümkündür.