Metaverse Nedir?

metaverse nedir

METAVERSE NEDİR?

Meta (üst) ve universe (evren) kelimelerinin bileşkesinden türetilmiş olan Metaverse kelimesinin sözlük anlamı “üst evren”dir. Metaverse, fiziksel dünya ile eş zamanlı olarak sanal gerçeklik araçları ve avatarlar aracılığıyla erişilebilen; eğlence, ticaret, eğitim veya sosyalleşme gibi amaçlara yönelik sanal topluluklar yaratmaya olanak tanıyan sanal evrenler topluluğu olarak tanımlanabilir[1]. Facebook/“Meta”’nın kurucusu Mark Zuckerberg’in tanımıyla ise Metaverse, sanal hayatı gerçek hayatla birleştirmeyi amaçlayan bir sanal gerçeklik yapısı olup artık internetin içinde bulunabileceğiniz, kendinizi insanlara sunabileceğiniz somutlaşmış bir sanal ortam olarak düşünülebilecektir.

Metaverse kavramı ilk kez Amerikalı yazar Neal Stephenson’ın 1992 yılında yazdığı “Snow Crash” isimli romanında kullanılmıştır. Bu romanda meta evren yeni nesil internet olarak betimlenmiştir. Alternatif evren kurgusuna sahip olan meta evren Linden Lab’ın kurucusu ve CEOsu Philip Rosedale tarafından 2000’li yıllarda kamuya açık hale getirilen Second Life (İkinci Hayat) isimli mikro-kozmos ile ilk kez yaşama geçirilmiş ve fakat o yıllarda dijital dünyada yaşama fikri, becerileri ve bu yaşamı mümkün kılacak artırılmış ve sanal gerçeklik teknolojileri tam anlamıyla gelişmemiş olduğundan bu mikro-kozmosta yaşam pek ilgi görmemiştir.

1990-2020 yıllarda gözlemlenen web’in gelişim süreci de Metaverse’ün ortaya çıkışında büyük rol oynamıştır. 1991’den 2004 yılına kadar geçen süre Web 1.0 olarak kabul edilmektedir. Bu dönemde internet durağandı ve kullanıcılar web sayfalarında gezinip bakmak/okumak dışında web üzerinden birbirileri herhangi bir etkileşime girememekte ve hatta içerik üretip birbirleri ile paylaşamamakta idiler. 2004 yılına gelindiğinde ise Web 2.0 dönemi başlamıştır. Hala da devam etmekte olan bu dönemde internet, ortaya çıkan sosyal ağlar yardımıyla insanları ve içerikleri birbirine bağlamış ve kullanıcılara ticarileştirilebilir içerik ve bilgi üretip, birbirileri ile paylaşmasına ve gelir elde etmesine imkân sağlamıştır. Akabinde de ilk defa Ethereum blok zinciri platformunun kurucusu Gavin Wood tarafından 2014 yılında ortaya atılan Web 3.0 kavramı ortaya çıkmıştır. Bu kavram en yalın haliyle blok zincir/blockchain tabanlı merkeziyetsiz bir ekosistemi tanımlamaktadır.

Bu doğrultuda, Metaverse’ün de bağlantılı olduğu blokzincir kavramı ile kullanıcıların belli bir merkeze bağlı olmaksızın birbiri ile bilgi alışverişi yapabilecekleri, birbirilerinin iş ve işlemlerini görebilecekleri bir sistemin oluşması ile bu kez internet üzerindeki içeriğin şirketlere değil bireylere ait olduğu ve internet üzerindeki içeriğin de kripto para ve Non-Fungible Token (“NFT”) gibi kripto varlıklar aracılığıyla finansallaştırılabileceği yeni bir sanal düzene kapı aralanmıştır.[2]

Metaverse’deki bu düzeni işlevsel hale getiren yapay zekâ ile bağlantılı dört kurucu unsurdan söz etmek mümkündür. (1) Avatarlar, (2) Dijital Kişilikler, (3) Doğal Dil İşleme ve (4) Veri Öğrenme.

Bunlardan avatalar ile kullanıcıların gerçek görüntülerinin, dijital dünyaya taşınması hedeflenmektedir. Böylelikle doğru ve gerçekçi Metaverse karakterlerini oluşturmak amaçlanmaktadır. Dijital insanlar ile oyun dünyasından tanıdığımız, oyunun akışına etki etmeyen ancak eylemlerimize tepki ve yanıt verebilen, Non-Player Character (NPC) olarak anılan sanal karakterler ifade edilmektedir. Doğal dil işleme sayesinde kullanıcıların birbirleriyle olan etkileşimini maksimize etmek için yabancı dil bariyeri ortadan kaldırılarak herkesin birbiriyle anlaşabileceği bir evren yaratılmaktadır. Veri öğrenme ile ise Metaverse’ün kullanıcılardan elde edilen verilerin analiz edilmesi ile kullanıcıların ilgisini çekebilecek, onların tercihlerine göre yaratılmış bir otonom evren yaratılması hedeflenmektedir.

Bu dört kurucu unsurdan hareketle Metaverse insanların sanal gerçeklik araçları ve arttırılmış gerçeklik gözlükleri, akıllı telefonlar, uygulamalar ile diğer araçlarla birbirleriyle çalışabileceği, alışveriş yapabileceği, oyun oynayabileceği, tanışabileceği, etkileşim içerisine girebileceği, birbiriyle bağlantılı sonsuz sayıda sanal gerçeklik topluluğu olarak da tanımlanabilecektir.

Son olarak, “…bu şekildeki bir meta-evren kurgusu için donanımdan ekonomik öğelere kadar farklı pek çok katmanın birbiri üstüne inşa edilmesi gerekmektedir. 5G ve üzeri bağlantılar, bulut sistemler ve grafik kartı başta olmak üzere bilgisayar gücü, meta-evrenin altyapı tarafını oluşturmaktadır. Altyapı katmanından sonra insan ara-yüz katmanı gelmektedir. Bu katman bireyin meta-evren ile etkileşim kurması için gerekli teknolojileri (mobil, haptik, giyilebilir cihazlar vb) barındırmaktadır. Bu katmanın hemen üstünde ise merkeziyetsizlik katmanı yer almaktadır. Katman; mikro servisleri, yapay zekâ ajanlarını, blokzinciri ve uç bilişim (edge computing) yapılarını içermektedir. Sonraki katman ise uzamsal bilişim/hesaplama katmanıdır. Bireylerin dahil oldukları meta-evren bu katmanla vücut bulmaktadır; üç boyutlu geliştirme motorları, AR/VR/XR gibi farklı gerçeklik türleri ve mekânsal tasarımlar bu katmanın öğeleridir. İlk dört katman yoğun teknik kısmı ifade ederken, sonraki üç katman; ekonomi oluşturulması, keşfetme, deneyim oluşturma gibi teknik ve sosyal boyutu bir araya getiren katmanlardır. Böylesi bir evren tasarımında blokzincir ve merkeziyetsiz altyapı fikri ön plana çıkmaktadır. Çünkü gerek evrenin kurgusunda gerek o evrende değer üretme ve değer takası sürecinde hem güvenilir hem de transfer edilebilir bir yöntemler kümesine ihtiyaç vardır….” [3]

Tüm bu katmanlara sahip Metaverse’de kullanıcılardan elde edilecek ve onlar tarafından oluşturulacak verilerin, içeriklerin, ticaretin, kullanıcıların avatar kişiliklerinin korunması, güvenliklerinin sağlanması, yetkisiz kullanımlara karşı hak arama mekanizmalarının oluşturulması ve bu mekanizmaların olabildiğince efektif ve kullanıcı dostu bir hale getirilmesi zorunludur. Aksi halde, o evrende olup biten her şey, fiziksel dünyadaki yapısının-bağlantısının bir simülasyonunu deneyimlemek için bu evrene giriş yapan insanın avatarı aracılığı ile başlatmış olduğu sosyalleşme ve iş süreçlerini, şirketlerin marka gibi fikri mülkiyet hukuku ile bağlantılı fikri ve sınai haklarını, topluluk hareketlerini ve o evrende bir marka haline gelen girişimin gelecek tasavvurunu olumsuz anlamda etkileyecektir.

[1] Av. Deniz Merve Pınar Ersoy, Nft’lerin Metaverse’teki Yeri ve Fikri Mülkiyet, İstanbul Barosu, Bilişim Hukuku Komisyonu, Yapay Zeka Çalışma Grubu, Yapay Zeka Çağında Hukuk isimli Ara Rapor, sh. 79

[2]Av. Deniz Merve Pınar Ersoy, Nft’lerin Metaverse’teki Yeri ve Fikri Mülkiyet, İstanbul Barosu, Bilişim Hukuku Komisyonu, Yapay Zeka Çalışma Grubu, Yapay Zeka Çağında Hukuk 2022 isimli Ara Rapor, sh. 80

[3]Doç. Dr. Şebnem Özdemir, Metaverse (Meta-Evren) ve Yapay Zekâ, İstanbul Barosu, Bilişim Hukuku Komisyonu, Yapay Zeka Çalışma Grubu, Yapay Zeka Çağında Hukuk isimli Ara Rapor, sh. 8